Dune, Frank Herbert tarafından kaleme alınıp 1965 yılında yayımlanan bir bilim kurgu romanı. Günümüzden 10.000 yıl sonrasında insanoğlunun yıldızlar arası seyahat edebildiği bir gelecekte geçiyor. Evrende sadece tek bir gezegende çıkan ve insanlara geleceği görme yeteneği veren bir baharat ve bu baharatın çıktığı gezegen Arrakis anlatılıyor.
“Mutluluğun durabilmek, bir anlığına da olsa durabilmek olduğunu fark etti. Durmanın mümkün olmadığı yerde mutluluk da olmazdı.”
Dune, zamanın ötesinde her kitap gibi yayımlanması ve dönemin editörleri tarafından değer görmesi bir hayli zor olmuş bir kitap. Öyle ki Frank Herbert “Dune” u yayımlatmadan önce yirmi kere ret cevabı aldı. Dune’u yayımlamayı kabul eden yayımcıysa çok büyük bir hata yaptığını düşünüyordu. Buna rağmen Dune, “Hugo En İyi Roman Ödülü” ve “Nebula En İyi Roman Ödülü”ne layık görüldü ve 20. yüzyılın en iyi bilim kurgu romanları arasına girdi. Hikaye bir yerlerden tanıdık gelmiş olabilir. Çünkü Arthur C. Clarke’ın da dediği gibi,
“Yeterince ilerlemiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez.”
Çevirmenliğini Dost Körpenin yaptığı kitap İthaki Yayınevi'nin Bilim-Kurgu Klasikleri serisinin ilk kitabını oluşturuyor. Kitabın ön sözü niyetinde yazılmış editörün notu da bir hayli ufuk açıcı.
Dune Nasıl Bir Kitap?
Kelime Anlamı Olarak Dune
Dune, kelime anlamı olarak çöl tepesi demek. Dune adıyla bilinen Arrakis Gezegeniyse çölleri ve çöl tepeleriyle ünlü olduğundan Frank Herbert, Dune ismini uygun görmüş.
Frank Herbert ve Dune’un Temelleri Dune İlhamı Nasıl Geldi?
Frank Herbert, bilim-kurgu yazarlığı yanında bir fotoğrafçı ve ekolojik danışmandır. Herbert, yazarlık kariyerinin devam ettiği bir sırada, Floransa, Oregon’a seyahat etti. Bu seyehatinde Amerika Tarım Bakanlığı tarafından yürütülen bir çalışmada Oregon’da bulunan çöl tepelerini, yoksulluk otu adı verilen bir bitki türüyle stabilize etmeye çalışıyorlardı. Herbert’ın bu konu hakkında yayımlamayı planladığı “They Stopped Moving Sands” makalesini tamamlayamadı.
Frank Herbert’ın ekoloji’ye olan ilgisi daha da alevlenmişti. Dünya’da olup biten olaylar da kitabın temellerinde kuvvetli rol oynamaya başlamıştı. Güçlü devletlerin petrol düşkünlüğü, Nazi Almanyası’nın soykırımları ve üç büyük dinin çöl ortamında Arap Yarımadasında çıkmış olması Frank Herbert’a büyük bir ilham vermişti. Çöl ortamları gibi umutsuz yerlerde insanların “Peygamberler” ve “Mistik Kahramanlar” gibi kavramlara inanmaya daha yatkın olduklarına karar kıldı. Ve hepsini birbiriyle aynı coğrafyada yoğurup bundan yaklaşık 10.000 yıl sonrası insanoğlu üzerine uyarladı. Her ne kadar Frank Herbert’ın Dune’u “Bilim-Kurgu” olarak anılsa da; belki de insanoğlunun hep din, politika, açgözlülük ve yönetilme arzusu gibi kavramların içinden yıllar geçse bile çıkamayacağını hep aynı şeylerin birbirini tekrar ederek devam edeceğini öngören bir “Distopik Evren” yarattığı kanısındayım. Frank Herbert aynı zamanda insanoğlunun özünün daima feodal yönetime düşkün olduğuna inanıyordu. İnsanların düşünme, karar verme ve sorgulama gibi sorumluluklarını bırakarak sadece emir alıp yerine getirmeye odaklı bir yaşam tarzına uygun olduklarını düşünüyordu.
"Etrafında gevezelik eden insanların yüzüne bakarken, birden hepsinden tiksindi. Bu gördüğü yüzler, habis düşünceleri gizleyen ucuz maskelerdi; herkes içindeki derin sessizliği bastırmak için yüksek sesle konuşuyordu."
“Yücelik geçici bir deneyimdir. Asla kalıcı değildir. Kısmen insanoğlunun efsane yaratmaya meyilli hayal gücüne dayanır. Yüceliği deneyimleyen kişi, nasıl bir efsanenin içinde olduğu anlamalıdır. Kendisine hangi imajın verildiğini düşünmelidir. Alay etmesini bilmelidir. Böylece rolünü inanmadan oynar. Alaycılık kendini rolüne fazla kaptırmasını önler. Bu nitelik olmazsa, yücelik insanı yok eder.”
Gelelim Dune'un Konusuna
Dune, çok uzak bir gelecekte yüzeyi çöllerle kaplı, Arrakis olarak anılan bir gezegende geçiyor. Tüm evrende sadece Arrakis’in çöl ekolojisinde yetişebilen bir baharat türüyse, insanların ömrünü uzatırken onlara geleceği görme gücü veriyor. Bu baharatın sadece Arrakis’te yetişiyor olması baharatı evrenin en değerli maddesi yapmasının yanı sıra feodalizm ile yönetilen evrende güç odaklarının dikkatini bu gezegene çekiyor. Arrakis’in sömürülmesi ve Arrakis halkı Fremenlerin bastırılıp çöllere hapsedilmesi kaçınılmaz oluyor.
İmparatorluk tarafından buraya atanan Atreides Hanedanı’ndan Dük Leto, her ne kadar Arrakis olarak bilinen Dune Gezegeni’ni bu boyunduruktan kurtarıp Arrakis(Dune)’i yaşanabilir bir gezegen kılmayı amaçlasa da ; anlaşmazlık yaşadığı Harkonnen Hanedanı, İmparator ve geniş ölçekli gizli bir tarikat olarak hareket eden Bene Gesserit Rahibelerinin kendince planları vardır.
Dune-Bene Gesserit Rahibeleri
Bene Gesserit, tüm robotların yok edildiği "Butleryan Cihadı"ndan sonra sadece kız öğrenciler için zihinsel ve fiziksel eğitim veren bir okul olarak kuruldu. Bene Gessserit Rahibeleri de buradan çıkarlar. Bene Gesserit Rahibeleri ve İmparator, tüm evrenin hakimiyetinde bir nevi ortak hareket ederler.
“Bir başlangıç dengelerin doğruluğuna en büyük özenin gösterilmesi gereken zamandır. Bunu her Bene Gesserit rahibesi bilir.”
Toplulukları manipüle edip tek bir kanala yönlendirmenin en kolay ve etkili yolu, onlara daha büyük ve kutsal bir şeyin parçası olduklarını, özel olduklarını hissettirebilmekten geçer. Bu da her zor durumda olan topluluğun sığındığı faktör olarak din kavramını ortaya çıkarıyor. Bene Gesserit rahibeleri de Arrakis(Dune)’in yerli halkı Fremenleri böyle bir kanala sevk ediyor.
“Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde , onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım.”
Bene Gesseritler’in Korkuya Karşı Dua’sı
Bene Gesserit Rahibeleri tarafından Fremenler arasına yayılan bir efsanede, Fremenlerin kendilerine bir kurtarıcı olarak dış Dünya’dan geleceği söylenen bir mesihleri var, Lisanü'l Gayb. Bene Gesserit rahibeleri, efsaneyi yaygınlaştırmanın yanı sıra kendi rahibeleriyle seçkin sınıf hanedanlarının dükleriyle beraber olmalarını sağlayarak, bahsi geçen Lisanü’l Gayb’ı yaratmaya çalışıyorlar. Lisanü'l Gayb ise Atreides Hanedanı’ndan Dük Leto ve Rahibe Jessica’nın oğlu Paul Atreides.
Fremenler ve Dune(Arrakis)'daki Çöl Kültürü
Fremenlerin yaşadığı gezegen çöllerden oluştuğundan dolayı Fremenlerin suya erişimleri oldukça kısıtlıdır. Kendi tasarladıkları damıtıcı giysileri sayesinde çölün sıcağında su kayıplarını minimuma indiriyorlar. Suya erişimin kısıtlı olması aynı zamanda Fremenleri suyu kutsal olarak görmelerine ve tüm inanç sistemlerini, adetlerini, geleneklerini ve kültürlerini “su” üzerinden yapmalarına sebep oluyor. Bundan dolayı efsanelerinde geçen mesihi de “Su Veren” şeklinde anıyorlar. Fremen Kabilelerinde ölen kişinin bedeni kendisine ama suyu(kanı) kabilesine ait olarak bilinir. "Su" Fremenler için çok büyük bir Tabu.
Aynı zamanda Arrakis'te çöl kumlarının kaynağını oluşturan Yaradanlar'ın varlığı da Fremenlerin günlük hayatına işlemiş durumdadır. Yaradan, bir kum solucanıdır. Melanj Baharatı olarak bilinen baharatın ticareti konusunda da en büyük zorluklardan birini kum solucanları oluşturur.
Fremenler çölde yürürken, kum solucanlarının dikkatini çekmemek için olabildiğince sessiz ve aritmik yürümeye alışmışlardır. Kum solucanları çöl dışı canlıların varlığından hoşlanmaz.
“Paul’e bir Bene Gesserit atasözünü söylemişti: “Din ile siyaset aynı arabada gittiğinde, sürücüler karşılarında hiçbir şeyin duramayacağını sanır. Dümdüz gider, hızlandıkça hızlanırlar. Engelleri tamamen göz ardı eder, körlemesine gidenlerin uçurumu çok geç fark ettiklerini unuturlar.”
Fremenler ve Dune
Frank Herbert'ın yarattığı Dune evreni her ne kadar çok geniş olsa da; ilk kitapta Fremenler ve Paul Atreides arasındaki ilişki daha ön plandaydı. Buna rağmen Frank Herbert'ın nasıl bir yazar olduğunu yarattığı evrene dair küçük çıtlatmalarından anlayabiliyorsunuz.
Fremenler'in Paul ile aralarındaki ilişki, oluşturulan efsanelerle zaten çok öncesinden belirlenmiş olsa da; Paul, bu ilişkinin kendileri için mutualist ama çevrelerine karşı parazit olduğunu çok iyi biliyordu.
“Paul sustu; bir tohum olarak düşünmeye başladı... İlk seferde korkunç gaye olarak deneyimlediği ırksal bilinciyle düşündü. Artık Bene Gesseritlerden, İmparator’dan, hatta Harkonnenlar’dan bile nefret edemediğini fark etti. Onların hepsi de dört bir yana dağılmış ırklarını yenilemeye , soylarını birleştirerek yeni ve büyük bir genetik havuz oluşturmaya çalışıyordu. Bildikleri tek kesin yöntemse eski yöntemdi... Denenmiş ve işe yaradığı kanıtlanmış, yoluna çıkan her şeyi ezip geçen yöntemdi: Cihat.”
Frank Herbert'ın "İdeal lider nasıl olmalıdır?" sorusuyla yola çıktığı Dune'da, Fremenlerin Paul'un liderliğinde düzenleyecekleri engellenemez bir cihat söz konusuydu. Paul bunu istemiyordu. Ama gücün verdiği sarhoşlukla doğru olanı yapmakla Fremenlerle yaşayarak edindiği kutsal amaçları birbirine karışmıştı. Bir nevi doğru olanı kendisi de göremiyordu.
Burada kendi Dünya tarihimizde şahit olduğumuz din uğruna çıkan savaşlara bir bakıma farklı bir perspektiften bakma şansı buluyoruz.
“İnsan bilinçaltının derinliklerinde, anlamlı ve mantığa uygun bir evrene duyulan ihtiyaç yatar. Ama gerçek evren, mantığın hep bir adım ötesindedir.”
“Lider, güruhla halk arasındaki farkı belirleyen şeylerden biridir. Bireylerin sayısı ona bağlıdır. Bireylerin sayısı fazla azalırsa, halk güruha dönüşür.”
“Kanunlar ve görevler din çatısı altında birleştiğinde, insan asla tamamen bilinçli olamaz, asla kendinin tamamen bilincine varamaz. Asla tam bir birey olamaz.”
Dune Özetle...
Dune, binlerce yıl sonrasında yıldızlar arasında seyahat imkanına erişmiş insanoğlunun hala boyunduruğundan kurtulamadığı konulara çok iyi değiniyor. Din, politika ve açgözlülüğün getirdiği savaşlar, zor zamanların yarattığı efsaneleşen ve tanrılaşan insanlar, insanların kendinden olmayana karşı sonu gelmez nefreti... Her birine tek tek şahit oluyoruz. Ve günümüz dünyasına çok farklı bir açıdan bakma şansı ediniyoruz.
Her ne kadar Dune’da İslamiyet’i eleştirdiğine dair sözler dolansa da; Frank Herbert’ın amacı tek bir dini ateş altına almaktan ziyade tüm dinleri aynı pota altında eritip değerlendiriyor ve ona göre eleştiriyor gibi. Paul'un nasıl bir lider olacağı nasıl kararlar alacağını diğer kitaplarda görürüm diye umuyorum.
Kitap Ölçer Puanım: 9.5
Dune Serisi Kaç Kitap?
Frank Herbert Dune serisi 6 kitaptan oluşmaktadır.
Peki Kitabı Okumak İsteyenler İçin; Dune Serisi Hangi Sırayla Okunmalı?
Dune serisine başlayacaklar için okuma sırası:
Dune
Dune Mesihi
Dune Çocukları
Dune Tanrı İmparatoru
Dune Sapkınları
Dune Rahibeler Meclisi
Dune Çöl Gezegeni Filmi Hakkında
Gelecek Olan Dune Filmi(Ne Zaman Vizyona Girecek?)
1 Ekim 2021 tarihinde vizyona girmesi planlanırken Warner Bros. tarafından 22 Ekim 2021 tarihine ertelenen "Dune Çöl Gezegeni" filminde aşina olduğumuz bir çok oyuncu var.
Timothée Chalamet, Zendeya, Rebecca Ferguson, Jason Mamoa gibi birçok ünlünün rol aldığı filmde Timothée Chalamet, Paul Atreides rolünde.
Comments