Bazen sadece yazdıklarım kadar yaşıyormuşum gibi hissediyorum bu hayatta . Konuşmayı çok sevmem . Sevsem de beceremem . İki saçmalar otururum geri yerime . Kafamda tamamen ayrı bir dünyadan ziyade evrende yaşarken , söylediklerim bir oda kadardır . Depo misali böyle gereksiz şeyleri sakladığınız ... Ben de isterdim seyirci koltuğundan kalkıp yaşamayı herkes gibi . Sevdiğimi bağıra çağıra söylemeyi . İnsanlarla otururken kendi hayal dünyama dalıp gitmeden aralarında kalmayı . Gezip tozmayı .Lakin doktorum dedi ki kendini olduğun gibi kabul etmen lazım . Ben de sevdiysem yazarım . İnsan içine çıkmam kelimelerle yaşarım !
Kapattım yine gözlerimi .. Kendimi yaşamaktan alıkoyduğum günleri düşünüyorum; gelecek olanları da geçmişte kalanları da ...Kendimi kurtaramıyorum düşüncelerimden . Kara delik gibi adeta !Hep içine çekiyor bir vakit sonra kayboluyorum kendi düşüncelerimde . İşte o zaman dış dünyada da yok olduğumu hissediyorum . Ki şimdi bunun hangi zamana tekabül ettiğini sorarsanız : " Günlerin akışı gibi daimi ve bir o kadar da kaçınılmaz . " Elimden gelen tek şeyse anı doldurmaya çalışmak . Ne kadar da zor ...
Her geçen gün insanların gerçek kişiliğimi görecek olmalarından korkuyorum herhalde . Değilse her gün yüzümde bir maskeyle çıkmam dışarı . Ya da ütopik hayallerle kendimi kandırmam . Hatta kandırmanın da ötesi ! Kendim olmak yerine hayalimdeki "ben"in karakterini benimsiyorum . Tabi çabalarım bir sonuç verseydi bu söylediklerim size çok anlamsız gelmeyecekti . Lakin elimde döktüğüm terden başka bir şey kalmadığı için dışarıdan ayrı bir komik göründüğüne eminim .
Neyse bu aralar daha iyiyim . Arada ruh sağlığımda da bazı dalgalanmalar olmuyor değil . Kalp grafiği gibi aynı doktorumun deyişiyle ... Bu dalgalanmaları azaltmayı isterdim lakin düze ne kadar yaklaşırsam bir o kadar da öldüğümün belirtisi değil midir ? En iyisi akışına bırakmak . Zaten çabalarımın bir yere varacağından şüpheliyim ...
Comments