Biraz Coelho Biraz sLOVEnya
“Varlığının hiçbir anlama gelmediği sonucuna varmıştı, çünkü her şey, her gün aynıydı.”
Paulo Coelho, zengin içeriklerle günü renklendiren, zihni yormayan bir yazar. Herhangi bir kitabını okuduysanız eğer, ne demek istediğimi eminim anlamışsınızdır. Coelho’nun kitapları genel itibari ile farklı coğrafyalardan hikâyeler anlatır, adeta aklınızda olmayan bir rengi gözünüzün önüne getirir, zihninize ufak tefek hayat sorgulamaları karıştırır ve en son damağınızda umudun tadını bırakıp köşesine çekilir. Bu yüzden kitaplarını yazlık bahçelerde, sahil kenarında renkli şemsiyeler altında, soğuk içeceğinizi yudumlarken burnunuza gelen güneş kremi kokusu eşliğinde okuyabilirsiniz. Diyeceğim o ki Coelho sizi yormadan coğrafya coğrafya, düşünce düşünce gezdirir ve siz hiç yorulmadan bitirirsiniz bu yolculuğu..
“Veronika Ölmek İstiyor” ise geçtiği mekân dolayısıyla benim için daha ilk sayfasından ayrıcalıklı bir kitap oluverdi. Çünkü ölmek isteyen Veronika’nın hayatının geçtiği yer Ljubljana… Peki, neresi telaffuz edilmesi zor görünen bu Ljubljana?(Bu arada Lübliyana şeklinde okunuyor :) Doğu Avrupa ülkeleri arasında haritadaki küçücük yeri ile pek çoklarının dikkatine nail olamamış ancak keşfedilince kültürü ve coğrafyası ile hayranlık uyandıran minimalist ülke Slovenya’nın başkenti...
“Slovenya’nın nerede olduğunu bilmiyorlarsa Ljubljana bir mit olmalı, dedi kendi kendine. Atlantis ya da Lemuria gibi insanların hayal gücünü zorlayan başka kayıp diyarlar gibi.”
Veronika neden ölmek istiyordu?
Aklınıza ilk çağrışımda gelen bütün dramatik seçenekleri bir elinizin tersiyle itebilirsiniz, çünkü Veronika’yı bu seçime iten sebepler oldukça basit, ancak bir o kadar da derin… Bir kere dışarıdan bakılınca, Veronika küçük ülkesinde olabildiğince sakin ve yeterli bir hayat yaşıyordur ancak her güzel detayın tekrarı onu zaten içten içe öldürecek ve ona göre belirli bir yaştan sonrası ise ancak yokuş aşağı gidecektir. Bir başka neden ise Veronika derinlikli ve duyarlı bir yapıya sahip olduğundan, dünyada olan bütün bu kötü gidişat için hiçbir şey yapamıyor olmak onu her geçen gün daha fazla yaralamaktadır.
“Peki, bugüne kadar enerjisini neye harcamıştı? Yaşamının olduğu gibi devam etmesini garantiye almaya çalışmaya. Ana babası kendisini çocukluğunda olduğu gibi sevmeyi sürdürsünler diye pek çok isteğinden vazgeçmişti- oysa gerçek sevginin zamanla değişip geliştiğini, yeni ifade yolları keşfettiğini bilmiyor muydu?”
Kaldığı manastırda, küçük odasında uyku ilaçları alarak intihar etmeye meyleder Veronika, ancak birileri tarafından kurtarılmış olacak ki bir rehabilitasyon merkezinde açar gözlerini. Burada yaşadığı zaman diliminde yaşadıkları, Veronika’nın hayatı boyunca kendisinden parça parça nasıl vazgeçtiğini anlamımızı da sağlar. Aynı zamanda burada tanıştığı kişilerin hikâyesi ile de Coelho, hayata dair sorularını ortaya atmış olur. Şehrin hayli tanınmış bu merkezinde hayatları kesişen insanların hiçbirisi buradan aynı kişiler olarak ayrılamayacaktır artık.
Kitabı okurken dikkat ettiğim iki nokta var; ilki ana karakterin kadın olmasının Coelho’nun anlatım dilini hiç sekteye uğratmamış olmasıdır. Tam bir kadın zihninden dökülen cümlelerdir kitap boyunca tanık olduğumuz. Bunu cinsiyetçilik yapmak için değil, Coelho’nun dişil enerjiye atfedilen halleri bu kadar akıcı ifade edişine hayranlık duyduğum için yazıyorum. Bir diğer nokta ise, kanımca Coelho’nun Slovenya’da gerçekten hatırı sayılır bir zaman dilimi geçirip bu romanı yazmış olması gerekmektedir. Çünkü ülkenin atmosferini ve ülke insanının yaşama karşı duruşunu çok yerinde tasvir etmeyi başarmıştır.
Slovenya
Kısaca ülkenin bende bıraktığı izlenimden bahsetmem gerekirse…
Slovenya, Yugoslavya’nın bir parçası olarak sosyalist geçmişine rağmen Avrupa Birliği içerisinde ekonomik anlamda gelişmeye çalışan ancak fazla da kapitalist bir tutumu benimsemeyen bir küçük ülke. Nüfusu az, şehirleri sakin ve düzenli, biraz Avrupai biraz gotik, şahsına münhasır bir yer, bana sorarsanız masal diyarı.. Dolayısıyla insanının da geçmişten gelen kültürel mozaiği ile hem Avrupa’da bir parça olmakla hem de bilinçli zihinleriyle yaşadıkları sakin hayatla sıkıştıkları ikilemler Coelho’nun bu romanındaki karakterler ile fazlasıyla örtüşmektedir. Ve Slovenya’nın havası iliklerine işlemiş bir insan burada yazmalıdır da zaten.
Veronica Decides To Die (Film)
Coelho'nun bu romanı 2009 yılında Emily Young'ın yönetmenliğinde beyaz perdeye de uyarlanmıştır. Başrollerinde Sarah Michelle Gellar ve David Thewlis gibi bilinen isimler oynamış olsa da kitabı okuduktan sonra film büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor; ki Sarah Michelle Gellar'a "Buffy"'den :) dolayı bir sempatimiz olmasına rağmen o bile filmi kurtaramıyor. (Imdb puanı: 6.4)
Öncelikli olarak olay örgüsünün geçtiği mekan (yani Slovenya) hikayeden çıkarılmış filmde, böylelikle ana karakterlerin öyküsü hem havada kalmış hem de rehabilitasyon merkezi dışındaki dünyanın romantik dokusundan eser kalmamış. Dolayısıyla karşımızda yalnızca melankoli dozu çok yüksek, orijinallikten uzak, fazlasıyla alışkın olduğumuz, Amerikanlaşmış bir anlatım kalmış. Her ne kadar filmin oyuncu seçimleri yerinde olsa da bence filmin çok karanlık ve durağan olmasının önüne geçilememiş. Kitabı okuduysanız eğer film ile zaman kaybetmemenizi öneririz, ancak eğer karanlık, melankolik ve ağır ilerleyen filmleri seviyorsanız izlenebilir.
“..Bir daha asla avukatlık yapmak istemiyorum, ama deneyimlerimden yararlanarak, bu dünyadaki varlığımızın ne anlama geldiğini bilmiş kişiler üstüne konferanslar verebilirim; o insanların yazdıkları her şey tek sözle özetlenebilir aslında: Yaşayın. Yaşamasını bilirseniz Tanrı da sizinle birlikte yaşar. Onun koyduğu riskleri göze alamazsanız, o Tanrı da uzak bir cennete çekilir ve yalnızca felsefi birtakım spekülasyonlara konu olur. Herkes biliyor bunu, ama hiç kimse ilk adımı atmıyor, belki de deli damgası yemekten korkuyorlar.”
Kitap Ölçer Puanım: 9.5/ 10
*P. Coelho'ya ait görsel: https://agoranoticiasbrasil.com.br/paulo-coelho-pede-boicote-a-produtos-brasileiros/
**Filme ait görsel: https://www.moviestillsdb.com/movies/veronika-decides-to-die-i1068678
Comments